paracard

Posted: 30 Ağustos 2010 Pazartesi by wildceno in Etiketler:
0




ganrati diye bir banka var yaradan düşmanımı düşürmesin. bataklıktan fena çırpındıkça batıyorsun. bu bankada hesap açtırmak ibi bir aptallık yaptım. bankamatik için kart göndermeleri gerekiyorya olaylar bu bankamatik kartının gelme sürecine ilşkin.

hesap açtıralı 3hafta geçtikten sonra başlayan trafik şöyle devam etti, şubemle yaklaşık 4 telefon görüşmesi, birde müsteri temsilciliğiyle görüşme, birdefa bizzat şubeye gitmemle 1.5 ayı buldu. bu seferde internet üzernden şikayet formaları ve mailler göndermye başladım.
yukardaki resim granti bankası şikayet formu.

şöyle yazdım kendilerine
bankanız 1.5 ay süresinde parakartımı bana göndermeyi başaramadı. kimi kutlasam bilemedim. bu konuda yardımınız rica edecektm, acaba sizi mi kutlayayım, kuryenizi mi?

bunu da kuryenet'e mail olarak gönderdim.
Ben wildceno. Hizmetinizden son derece memun kaldığım için bu maili
size göndermeyi bir borç bildim. Garanti Bankasının bana gönderdiği para
kartımı 1.5 ay içersinde bana ulaştıramamış olmanız büyük başarı,
kutlarım. İnanın böyle büyük bir başarıyı kimlere söylesem bu mutluluğu
kimlerle paylaşsam bilemedim. Kartın son kullanım tarihnden önce bana
ulaştırmak gibi bir niyetiniz var mı? Yoksa benim kartımı ilerde
torunlarınıza göstermek için saklamayı mı düşünüyorsunuz?

bunarın ardından takribi 3 gün içinde teslim etmeyeyazmışlar

kurye işyerine ulaştırmış teslim etmiş ama. saolsun bizim güvenlikçi arkadaşlar benim telefonumaram onlarda yok die geri iade etmişler. yine hüsran. komple dalacam, ben bunlara, birde güvenlikçi kadın ile aramızda eçen konuşma
-merhaba, senin adın wildceno idi değilmi
-evet,
-geçen senin kart geldi de biz senin telefon numaran olmadığı için geri iade ettik onu
-höö, iyi yapmışsınız, valla süper.

daha sonra akşam kuryeneti aradım ama müşteri hizmetleri aradığım saatlerde çalışmaıkları için telefonu suratıma kapattı.
akabindeki hafta içi gün içerisinde başka bir telefon olayı ise şöyle.
kuryeneti aradım herkes bir baska subeye yönlendirdikten sonra 4. şubede biz onu teslim ettik dedi. sanırım başa dönücez. bu sonsuz döngüye girecek ondan korkuyorum

bir başka telefon konuşmasında ısrarla tekrar yönlendirme istedim.ve kart 2 gün içinde teslim edildi.
aradan bir kaç gün sonra, ganranti bankası beni düşündüğünden bana bir kredikartıda çıkarmış kartın akibetini şöyle öğrenik.
antepten kurye net yetkilisi aradı
bir adres söyledi ...kendisi benim adresimmiş. dünyaa öyle bir adres mevcutsa bile ben bilmiyorum en azından. benim antepte oturduğum tüm adresleri birleştirip bir adres yapmışlar. 2 mahahle 3 cadde türkçedeki en uzun apatman isminden oluşaun bir paragrafı adres olarak tayin etmişler bana. çok duygulandım çok gurulandım da, garanti bankası benim gaziantepteki geçmişime nasıl ulaşmış, zira ben antepteykenbu gankayla işim olmadı veya daha sonra bakada antepteki geçmişimden bahsettiğimi ahatırlamıyorum. hani ulaştıysa beni niye ordan aramaya başlamış, türk filmi gibi, kurye netin elinede sunnetlik fotoğrafımı verip beni aramasınımı söylemiş merak ettim doğrusu. acaba kuryenete doğum izlerimden tanıya bileceğinide söylemiş midir?
bu ara kartın iadesini istedim daha fazlasına kalbim dayanmayacak. garanti bankasından bir kart daha alamam

patron-III

Posted: 26 Ağustos 2010 Perşembe by wildceno in Etiketler: ,
0

previously on patron


ilerlerken çarptığı sandalyenin yere düşmesini göz ucuyla takip etti ve bir adım daha atarak camın kenarına geldi. yavasça camdaki buharı sildi, silmek istediği aslında buğulanan gözleri mi yoksa son 6 yılda hayatınadüşen gölgelermiydi bilemedi.
önce öylece baktı dişlerini ve yumruklarını sıktı, sinirlerine ve öfkesine nasıl hakim olmaya çalışıyordu. sonra çam ağacının dibindeki masada ağaca yaslanmış sigara içen hakkı'yı fark etti, kimse bu masada öyle yayılarak oturmazdı. aslında tam olarak oturmada denmezdi. oturcaklara uzunca oturup ağaca yaslanır ayaklarını yukarı masanın üzerine atar, hakki koçuğunun kapşonunu kafaya çeker ve dünyanın en önemli işini yapar gibi sigarasını içerdi.

sigarasından bir derin nefes daha aldı, çam dallarının arasından gökyüzünü seçmeye çalışarak üfledi. sigarayı başparmağı ve orta parmağının arasına sıkıştırarak ileriye doğru fırlattı. arkadan gelen sesleri duysada bunları önemseyip hiç kıpırdamadı bile. yerlerdeki ağaç yapraklarının çıkartıkları sesleri seviyordu. ama onu mutlu etmek için daha falza dökülmüş yaprak lazımdı. zaten bunlara ona göre zaten ağaç da değildi. ancak ağaçcıklar olabilirdi.

"naber moruk, yayılmışsın yine mekanına" dedi musa, hakkının karsına otururken. aslında hakkı onun gıcık aldığı tipik özelliklerin hepsine sahipti ama, bu çocukla garip birşekilde çok iyi anlaşıyordu.
"ne olsun moruk, geldik yine işte, neyaplım" diye geçiştirdi.
-başın saolsun tekrar.
-dostlar saolsun. hafifçe yerinden sallanarak masanın üzerindeki paketti sallayarak iki sigara çıkarttı ve musaya uzattı, birer sigara yaktılar.
"eee sen neyaptın anlatsana" diyerek doğruldu başını masaya koyduğu kolları arasına aldıı. bu halile onu uzaktan gören tinerciye bile benzetebilirdi.
"bilidndik hikayeler, pedere resti çektim geldim işte" dedi musa. eskiden böyle şeyleri pek tiye alırlar saatlerce geyik yaparlardı ama, bu sefer ikiside geyik yapmak niyetinde değillerdi.
sigaradan derin bir nefes aldıktan sonra hakkıya gözlerini kaldırarak baktı,
- baksana.... duraksadı.
hafiçe başını kollarının arasından kaldıran hakkı musaya doğru baktı ve sigaranın gri dumanını üfledi.
-boş ver.. deyip masadan kaltı musa. artık ne diyeceğinden ve ne yapacağından pekde emin değildi.



ramazanı şerifleriniz hayrola

Posted: 25 Ağustos 2010 Çarşamba by wildceno in Etiketler:
0


ramazan ayı malumunuz efenim, dolasıyle bu ayın gelenek ve göreneklerinden bahsetmez isek hicap etmiş oluruz efenim.
bu ayın en büyük geleneği "nerrrdeeee eski ramazanlar" demekten geçer. peşine de şu mısralar vuku bulmaz isler "eskiden ramazanlar böylemiydi.." pekde hoş ayılmazlar.
yanlız bir de yeni geleneklerimiz var. bu ayda facebooktan konu ile alakalı videolar yazılar resimler paylaşmak geleneklerimiz arasına yerini alrıken. kutlama mesajlarının yerinden zaten bahetmicem.misal yukardaki karikatürü göremyen kalmamıştır.
baya ciddi bir giriş oldu hafız ramazandan olsa gerek. şekeri düşüyor insanın ondan sanırım.
----
sizlere bunları demet demet sunacaktım ama ilk malzemem gidince hevesim kaçtı. ( yukardaki paragrafı önceden yazmıstım). malzeme malumunuz facebooktandı. arkadaşın biri paylaşmış saolsun, sevmiştimdir hep palaşan arkadaşları. bir ara en paylaşımcı, en sağlam paylaşımcı en boş beleş paylaşımcı arkadaşları liste ahlinde afişe edeceğim.
vatandaş profilini silmek ve veya beni engellmek yöntemlerinden birine başvurarak videoya erişimimi ortandan kaldırmak bir vesilesiyle. (bu kelimeler bu gece merak saldım anlasılan) tüm blog yazma hevesimin de içine etmiş bulunmaktadır.
---{1saat sonra edit}
işte vidyolara dair kısa özetler
ilk videomuz kamu araştırması yapan bir televizyona ait soru Türkiye'de ilk önce nerde oruç açılır?
gençlerimiz yaşlılarımız, tabi kongreye yoğun ilgi göstermişlerdir.ilk belirlemelere göre izdiham sonucunda 2 kişi havale geçirerek en yakın sağlık evine gönderilmiştir. sağlık evine ulaşamayan ekipler 2 kişiyi cami avulsuna, üzerine not bırakarak terk etmişlerdir.

kongrede bir birinden ilginç araştırmaların sonuclarını açıklayan yerel halkımız, isveçli bilim adamlarına taş çıkartan sonuçları gözler önüne sermişlerdir. kongreye tokattan katılan ve alfabe üzerine araştırma geliştirmeler yapan sayın talat harfsayan a harfiye başlayan ilk ilimizin tokat olduğunu ortaya koymuştur.
bir sonraki katılımcı şimşek yurtseven ise coğrafi ve histoloji ayrıca astronomi biliminden yararlanarak istanbulun Türkiye'ninkalbi ve en doğusundaki şehirlerinden olabilirken batıya yakınlığıylada göz doldurudğunu belirtmiştir. ayrıca sayın yurtseven istanbula gerekirse ileri uçta ikilinin arkasında da oynatılabileceğini bu bakımdan çok emhemiyet arz ettiğini sözlerine ekelemiştir.

bir diğer vidyomuz ise geçlerimizi yakınan ilgilendiren halk arasında cs olarak tabir edilen counter strike savaşından gelen son haberler ile ilgilidir. elcezire istanbul muhabirlerinden alıdığımız bilgilere göre dust_2 ateşkes antlaşması için bir araya elen eşkiya ve eşkiya sevmeyenler timi dust_2 yerel saatine göre saat 20:03 de iftar yemeği için bir araya gelerek konuyu masaya aytırdılar. bir ara iftar için top patladığında gergin anlar yaşansada, alınan bilgilere göre bu gerginlik kısa süre de atlatıldı.

haberlere ilişkin detaylı bilgiler ana haber bültenlerinde

{4 saat sonra edit}


bak dayanamadım gene araşırdım buldum senin için

karla bonoff all my life dinle kendine gel {buda bonus}




{4ucuk saat sonra edit}
[bu arada blog yazarım diba'dan haber alamayalı aylar olmuştur, hayati durumundan endişe etmekteyim. nerdesin moruk diyorun kenisine]


{4 kaçık saat sonra edit}
bu arada patrona en kısa zamanda dönüş yapıyorum. eski sayılar burdan
patron II
patron I

facebooksal

Posted: 28 Temmuz 2010 Çarşamba by wildceno in Etiketler:
0


...bu facebook hep kendince oyunlar oynardı, bunları dile getirip facebooku şımartmak niyetinde değildim epeydir. ama kendini aştı artık, yeni yöntemler peşine düştü deyyus. eskiden böyle ufak minik şeyler peşindeydi, kendince çöpçatanlık, reklam falan yapıp eğleniyordu. kenadar hatunlar gösterip, "bak hafız abu taş senin arkadaşın olabilir, hele bir bak bakem" diyordu. şimdi resmen bizi aptal yerine koyuyor bu melet. bak yukarda da görüldüğü üzere kendime bir mesaj göndermişim. artık iş güç tabi kendimle başbaşa kalamadım şöyle uzun zamandır, bir görüşüp halleşemedim. anca facebooktan mesajlaşıyorum kendimle =) . türk kızları buna "te allam ya" diyor...

...pek rüya görmek gibi bir alışkanlığım yoktur, ayda yılda bir bilemedin ikikez görürüm, neyse uzatma. biri "moruk dün gece bir rüya gördüm. alf gelmiş beni yiyordu, meğer alf zombi imiş..." yada " hafız dün gece rüyamda, beyonceyi gördüm, hatun gerçekte televiyondakinden daha güzelmiş lan" deyu anlattıklarında hep boynumu büker kalırım, "bende şunu gördüm ruyamda" diyememenin hüznünü yaşarım hep. ama dün gece bir rüya gördüm. ayda yılda bir rüya görmüşüm koşup anlatacam, ulan borumu enson nezaman görmüşüm ben rüyayı. hemen sabah telefonundan işin uzmanına anlatim dedim. aradım annemi, hemen giriştim söze, şu şöyle oldu bu böyle oldu. annemde her söylediğimin ardından "xxx görmek iyidir, xx gören şöyle olur derler" "yyy görmeyi iyi saymazlar" annem böyle yorumladıkça ben daha bir heyancalanıyorum, rüya gördüm tüm geleceğimi öğrenecem sanıyorum, bir heyacan bir heyacan. en son geçen replikler şöyle:
- balta adamın boğazına girdi.
-kan çıktımı?
-çıktı tabi, boğaza girince, kan çıkmıyormu normalde, ne bilim hani rüyanın yanbancısıyım ben, bende çıktı.
-dalga geçme, kan çıktıysa rüya bozulur.
- nedemek rüya bozulur?
-rüya bozulur işte, kan rüyayı bozar, öyle derler.
-anne ne diyon sen, ayda yılda bir rüya gördük nasıl bozulur, bir git işine, niye bozulsun ki,
- bozulur işte..

bilmediğin işe karışmayacaksın işte, ben ne bilim rüyada kan görmememiz gerektiğini, bilseydim hiç bakarmıydım kandan tarafa. ayda yılda bir rüya görelim dedik onuda elimize yüzümüze bulaştırmışız, görememişiz. içimde uhte olarak kaldı buda. ama ilk anneme anlatmm kötü oldu. en azından önden bir kaç kişiye anlatıp, ben de rüya gördüm deseydim :D ...

daily noc report

Posted: 25 Temmuz 2010 Pazar by wildceno in Etiketler:
0

... az önce bu blogger denen zamazingo bana bişeyler sundu bilmeden okumadan he rafık sen öle diyosan öle olsun didim. sonra bir saçmalıklar çıkacağının fakına geçte olsa vardım. blogun orasından burasından abidik gubidik bişeyler çıkarsa bilki ben yanlışlıkla yaptım...

...bir işe girdim hafız, işin tanımını hele bir anlatayım bak. şimdi şöyle, " Network Oparation Control Front Office Engineer" diye afiilli bir adı var kısaca ingilizlerin deyimiyle " monitoring" bildiğin "dikizleme" oluyor bu moruk. "hafız sen iyi bakıon, bakınca öle boş boş bakmıyon, işin tekniğiyle bakıyon" dediler. geldik burda işe başladık şimdi dizkileme mühendisi olduk. yarın bugun beni görürseniz ne bakıyon falan demeyin, acayip bozarım, peşin olarak söyleyeyim. bize bak diye para veriyorlar ona göre hafız ayağını denk al...

...facebookda elemanlar (ki onlar benim arkadaşlarım olur) yemiyor içmiyor, akşam demiyor sabah demiyor paylaşıyor. bende karar verdim facebookuda monitor edeceğim. işimiz bu nede olsa. vereceğim ayarı, facebookun top 5 listesi. günün en iyi paylaşımları en kötü paylaşımları, en paylaşımcı arkadaşları, en dost canlısı arkadaşları bu yöntemle ifşa edeceğim. metoroloji işleri gibi dünlük raporlar haline getireceğim. ne dersin ?...

...hafız ıstanbul büük şeeer valla, daşı dopra altun...

...eve su aboneliği almaktan vaz geçtim, sabah su faurası gelince. baktım daha abone olmadan fatura geliyor. "demek ben yanlış biliyorum" dedim olayı...

...bazen blogda teknik terimler içeren espirler yapasım geliyor, öyle baktıkça kendi kendime ve meslektaşlarımla beraber gülebileceğim cinsten. o derecede bencilim aslında.aha bak başlığıda öyle bir gizledim..

... evet böylede pis bir olgu var meslek gruplarının arasında. misal 3-5 doktor bir araya gelsin konuşup gülmeye başlarlar ama sen ne dediklerinden bir cacık anlamazsın, reçete gibi konuşuyor elemanlar. oysaki öğretmenler öylemi, onlar gelip seninle konuşurlar, espirlerini yaparlar gülerler sen bir cacık anlmazsın. mühendisler garip yaratıklar napacağı belli olmaz, sen sen ol uzak dur hafız...

mümkemmeliyet

Posted: 18 Temmuz 2010 Pazar by wildceno in Etiketler:
0




güzel bir kelime değilmi uzaktan bakınca, hele öle uzak durma yabancı gibi, al diline şöle bir iki söyle, bak bakalım ne kadar sana yatkın.
nutuk atıp konuşmaya gelince, mangalda kül bırakmayanlar ordusu biz, nekadar mükemmeliz değilmi? cümle şöyle başlar " kimse dört dörtlük değil şinasican, misal benimde bir sürü hatam oldu, geçen...." ve konuşur gideriz. yanlız kendi hatamızı anlatınca öle bir hava veririz ki, bu hatayı yapmaya bizi hayat itmiş sanki. ama biz bunu yaptıktan sonra farkına varmamız tüm yapılanların ötesinde bir olay ve önemli olan sadece bu deriz kısaca. başta dedik ya kimse dört dörtlük değil ama ben hata yapsam bile onun farkına varacak kadar erdemli mükemmeli yakalamış biriyim deriz.
kısaca kibir. ne afilli üstüne basa basa söyleriz bu kelimeyide ha, nasılsa başkasına söylüyoruz ya. ama asla üstümüze alınmayız. misal ben hiç kibirli değilimdir. bak kibir kelimesinide cümle içinde kullandım.

kendimizi hep haklı görüyoruz. bak sana bir olayı anlatayım. gece saat 1i hafif geçmiş, üniversite civarında bir döner kafeye gittik st ile beraber. dışarıya oturup birer dürüm söyledik. yan masada bir polis ekibi ve kafenin sahibi oturmuş, yemeklerinin üstüne çay sigara keyfi yapıyorlardı, polislerden iri göbekli olan epey eski görünüyordu işinde. masanın karşısında tek oturuyordu ve elindeki sigaraya puro muamelesi yapıyordu. kafenin sahibi ise bitmez tükenmez kahramanlık cesaret dolu hikayelerinden birini anlatyordu, bazen bir elini havada daireler cizerek atmosveri yaşatmaya çalışıyordu. st ve bende kendi halimizde dünyayı kurtaracak olan, online oyunlardan biri üzerinde ulvi bir tartışmaya girmiştik.

kafenin bahçesindeki masalarda bunlar olurken, içerde çalışanlar tüm günün yoğunluğundan sonra eve bir an önce gitmek isterken artık yorgunluğun getirdiği rehavetle iş yapmak istemiyorlardı, onlarında çeneleri düşmüştü. zaman biraz böyle ilerledikten sonra, bir kız diğer kapıdan içeri girdi, ve bir paket döner siparişi verdi.
bak burayı biraz irdelemeden edemeyeceğim, hangi esnaf olursa olsun içeri bir bayan girerse hemen ona hizmet verilir, ve hep kibarlaşılır, normalde self servis olan yerler bir anda masadan sipariş alır. ulan tüm çalışanlar aynı anda kızlara yavşar. kızlarında bu hoşuna gider. neyse yine böyle bir durum gerçekleşti, bizim yarım saattir gelmeyen dürümler dururken, kız içerden 5dk içersinde elinde paketiyle çıktı.
allah allah, bana gün doğdu. zaten heran fırça atma potansiyelimi yanımda taşıyorum, gecenin bir yarısı açım, kan şekerim düşmüş, aklım fırlamış ve benim dönerlerim gelmemişken, benden çok sonra gelen müsteri siparişini alıp çıkıyor. yıkarım orayı, yangın yerine çevirir akılları baştan alırım. (bak kendimi haklı görmek için nekadar çok nedenim var). oturduğun yerden bir bağırmaya başlarsın. tüm kafe aynı anda bizim siparişi hazırlamaya koyulur. yarım saatten fazladır gelmeyen dürümler iki dakika içinde servis edilir.
tabi ben böyle an kovalıyorum, polisde polis olduğunu belli etmek için böyle anlar kovalıyor. iri göbekli polis, bir eli masada bir elinde sigara, kafasını zorlanarak bana doğru çevirdi "genç" (hop olum burda biz varız tonunda) diye seslendi iki defa. döndüm, "efendim" (ne var lan tonunda) dedim. "senin şeker hastalığın mı var" ( kafadan sakatmısın, açıktın iki dk gözün döndü, akıllı ol tadında) dedi. "evet var, acıkınca başım ağrıyor" (acıkınca cümle alem gelse tanımam tadında) dedim. bu tatlı sohbet kısa sürdü. biz ikinci dürümleride söyledik, hızla geldiler yedik. bu arada polisler uzaklaşınca patron arkalarından tomarla laf etti bunlarda (adamı tadında)vesaire.

şimdi gelelim kıssadan hisseye.
ben ağa; "müşteriyim ulan ben, benim yemeğim hemen istediğim şekilde gelecek, para veriorum ben buraya. akıllı olun bana yanlış yapmayın"
patron ağa; "tüm buralar benim, ben buzamana kadar neler gördüm geçirdim. kimseye de boyun bükmem. eskiden buralar dutluktu"
çalışanlar ağa; "akşama kadar çalışıyoruz, ulan ben olmasam bura işlemez ha"
polis ağa; "bak ben bu işe yıllarımı verdim, tüm bu memlekette güvende yaşıyorsanız bizim sayemizde, akşam akşam adamı hasta etmeyin, almim içeri"
st ağa; "olum varya ben bu oyunun kitabını yazdım, teee"
kız ağa; "gencim güzelim, sizi ezerim"
yoldan geçen motorcu ağalar; "eyt motorun sesini duyuyormusun, hızlı yaşıyoruz acayibiz olum, biz varya bir manyağız bir manyağız"

bak gördüğün gibi herkes ağa herkes haklı, herkes mükemmel, ne güzel dünya yanlış yapan hiç kimse yok sorun yok dibi delik dünyada. birde kahpe felek dersiniz, aklınıza yanarım sizin.

kibirli insaları parmakla gösterip, rencide ederken nekadarda çok seviyoruz kibiri. iki yüzlüyüz lan biz resmen.

aylık rapor

Posted: 17 Temmuz 2010 Cumartesi by wildceno in Etiketler:
0


...diba yeni yeni demişti. oda yeni birşeyler pesşinde olması lazım, pek haberim yok ama oda bu aralar misak-ı milli sınırlarına girdi herlde, takipte edemedim, bir yanlış bilgilendirme olursa, asparagas haberler veriosun diye adımıda çıkarma sakın, neyse sözün kısa yanı; diba'yada başarılar yeni düzeninde...

...dinledin mi? gaga'nın alejandro diye bir parçası var, alejandro, fernando falan deyip duruyor. gaga türkçe parçanın coverını yapmış resmen. bizim bir türkümüz vardı "menşure diye diye , fadime diyemedim, fadime diye diye , asiye diyemedim" hatırladın mı?...

...bugün "evden işe işten eve gidip geliyoruz işte napalım" deyimini kullanabilmek için belediyeye başvuracağım, lazım olacak zira...

...asıl o deyim değilde zamazingo kelimesini cümle içinde kullanasım var bugün hemde acayip bir biçimde engel olamıyorum kendime...

...bazı işler vardır, böle öle kasvetli zor işler olduğunu sanırsın ki, hep gıpta edersin, "vay be bu adamlar haribden süperler olm, acayip bişey lan bu" deyu verirsin. sonra bir şekilde için iç yüzünü öğrenince nasıl bir özgüven yükselmesi olur, bir anda götün olumpusa yükseliverir. heleki vatandaşın biri gelip yukarıdaki cümleyi yanında kurarsa hemen kasılıp anlatmaya başlarsın ya, nasıl bir ironicikdir değilmi?...

...haribden değil mi? emin misin?...

...bu arada aramızda kalsın bu aralar anarşik bir duruşum var, devletin tüm prosedürlerini al aşağı edesim var. kendimi bazen aziz nesin hikayelerinde hissediyorum, hele devlet dairesinde işim varsa. ulan bir elektrik bağlatamadım eve prosedürler yüzünden. o oraya bu şuraya gönderiyor, bir akşama kadar elimde evraklar sadece o daire senin bu daire benim, dolaştım durdum...

...benden sana tavsiye bak, çok çalışırla bunlar diye çinliyi işe alma, adamlar yanında ayna taşısa kaç kişi işe gelmiş anlayamazsın...

...benim bankalarla aram hiç iyi değil, hiç benim istediğim olmuyor, hep banka çalışanlarının istediği oluyor, müsteri kim onu çözemedim tekrar gözden geçireceğim. kredi kartımı iptal ettirmek isterim ettiremem, emeklilik yatırımı yap derler yok derim, mecbur yaptırırım, düşün annemin kızlık soyadını bile çalışan kadın kendi istediği gibi yazmış, sonra ben bunu böle yazdım haberin olsun, sıkıntı olursa sonra değiştirirsin diyor. hafız benden sana tavsiye mahalle bankerinden vazgeçme...

...bu hafta tatil haftam, öle tatile cıktığım için falan değil ha yanlış anlama. öle denk geldi. şimdi hafta sonu önceki haftadan dolayı hafta tatilim, pazartesi çalşıyorum, salı gece shiftindeyim gündüz tatik, çarşamba sabah işten yeni çıktığım için tatil, perşembe hafta tatilim. bildiğin tatil yani...

...arkadaşın biri, ne iş yapıyorsun diye sordu, anlattım, oturuyorum, kahve alıp içiyorum, çalışanları seyrediyorum, öğlen yemeğe gidiyorum, oturuyprum falan, arada da dışarıya sigaraya çıkanlara eşlik ediyorum diye. eylendi benle "olm sen ora patronun oğlu pozisyonuna mı girdin" deyu...

...o değilde hafız, yanlız kalmak sıkıcı bir olay, eskiden kalırdım yanlızda, alışmışım ben kalabalığa, sevmiyorum, tek tabanca olayını...

... bu yazıya başlık koyma olayından da hiç hazzetmedim hafız, bilgin olsun diye şeyettim...

yeni yeni yeni...

Posted: 5 Temmuz 2010 Pazartesi by diba in Etiketler:
1

Bazı insanlar için hafta başı her zaman ki gibi monoton bir günün başlangıcı olarak düşünülür...

Bazıları içinse...

Yeni bir başlangıç ... Benim için değil çok yakın arkadaşım için...

Kelimeler aklımda dolanıp duruyor ama şu anda toparlıyamıyorum galiba o yüzden söylemek istediğim umarım hayatta hep böyle karşına güzel fırsatlar çıkar ...

İlk izlenimlerini merakla bekliyorum.

Yeni bir başlangıç, yeni bir şehir , yepyeni insanlar ve arkasından da harika başarılar getirmesini diliyorum Moruk. Tecrübelere dikkat... :)

Güne güzel başlaman dileğiyle ...

kim demiş ne demiş ne zaman demiş yav

Posted: 27 Haziran 2010 Pazar by diba in Etiketler:
1

Ya şimdi son yazını okudum. hoşuma gitti eee dedim birde yorum yapıyım aslında uzun uzadıya yazmak yerine sadece şunu :) yapacaktım.
Yaptımda...
Neyse yorumu gönderdim. Eee sonra baktım ki 'Diba dedi ki' oldu moruk bu bizden kaynaklı bir hata mı çünkü ben bişi demedim yani o anda insanı garip bir psikoloji alıyo kardeşim ... Ne diyon sen be dedim, ne yazmışım hayır uyku tutmadı tamam ama iyiyim yani gözler normal ayarında.
Sonra düşündüm acaba yazsamıydım bişiler ımm yok ama orada ki bir ifade şimdi bu niye '''dedi ki''' diye yazıo ki.
Hani illa bişe demek mi lazım yoooo ... Sonradan insanın lan şöyle mi yazsaydım acaba gibi bir hisse kapılması ...

Sonra dedim orada ne halin varsa gör... yaz,çiz hatta istersen kes-yapıştır falan gibi ifadeler olsaydı daha mı yaratıcı olurdu.
Hani o ilham dedikleri arkadaş insana gelir, farklı bakış açıları mı yansıtırlardı diye düşünmeden edemedim yorum yapan arkadaşlar için.
***Akıl sağlığımıda düşünüyorum merak etme. :) ( bak yine yaptım hehehe )

Bu yazının sonu gelmez belki de gelir ama benim uykumun daha önce geldiği kesin yani. Bu dedi ki olayını sonra konuşalım.

Neden bu kadar taktın dersen eğer psikolojime ver sen ... Bu aralar bir çok şeyi onun üstüne atıp ben sıyrılmaya çalışıyorum.

kısaca 3 gün

Posted: 20 Haziran 2010 Pazar by wildceno in Etiketler:
0




.. hemen söylim aslında 3 gün değil, ama sende üçün beşin lafını edecek birine benzemiyorsun hani...


...hani derlerya engüzel zamanlarınız bu öğrencilik yılları, yok değil paşam külliyen yalan. neresi biliyor musun? öğrencilik bitipte bittiğini ve artık iş bulmanın (aslında aramanın) kaçınılmaz olduğunu anlmaya başladığın o kısa süre. hani böyle hayatın yatak, mutfak masası, izliyorsan televiyon kumandası, kumsal arasındaki yollarda geçiyorya. ha işte hayatın en keyifli anları, ağız kulaklara kadar açık, resmen ayran delisi modu on. böyle atıyorsun orta yaşa ilk adımlarını, ilk belirti tembellikten oluşan göbecik, ha sonra akabın domuck olursa sorumlusu ben değilim söylim. ben mi? nerdemiyim? bu duruma başlayalı yeni ben diyeyim 3 sende 5 gün oldu...


...tabi böyle keyif pezevenkliğine soyununca ibiş faturaları yatırmayı unuttu ( daha önce de vakti olmadığından yatırmıyordu) şimdi evinde internet, elektrik binimum teknoloji yok, aha bunlarıda hala ödemediğim faturaları düşünerek internet kafeden giriyorum...


... şu cv midir resume midir yoksa özgeçmişmidir nedir, onlarıda hazırlmaya koyuldum, arkadaş bukadar egzantirik bir olay yok. bence adını soy adını yaz yolla böle kart vizit gibi hem daha afilli olur . yanlışmıyım ? yanlışsam yanlışsın de...


...madem öyle kendi yanlışımla baş başa bırak beni arada...


...günahını mı aldım ha yoksa?...


...bak özelden hiç basetmem, sana bir soru? ama ,içten böyle. biri var sen küçükken, sana çok bakmış emeği cok geçmiş, altına varıncaya kadar temizlemiş, bir nevi süt anne misali davranmış. ama sonra bir zaman içersinde seni çileden çıkarttan bişeyler yapmış ve sen konuşmak istemiyorsun.aradan yıllar geçiyor. ve birileri senin yanına gitiriyor, gelmesine izin verir misin?...


...bak herkes, kendini normal insanlardan farklı sanıyor, sende bende. peki fark nerde? normal insanın özellikleri ne?..


Yakışıklıma...

Posted: by diba in Etiketler:
1

2 gün önce mutfakta ev arkadaşım Irıs'le beraber yiyecek bişiler hazırlıyorduk.

Ne yapsam ne yapsam diye düşünürken ... Bi an dalıp gitmişim...

Yazların babamın yanına gittiğimde akşamları beraber mutfağa girip yemek yaparız. İzmir'in yeşilliğe olan zenginliğini hiç bir yerde göremezsiniz.
Babamın, yeşilliğin olmadığı ve yapılan yemek, salata vs. içinde sarımsak olmadığı sofraya oturduğunu hiç görmedim.

Yapmış olduğu bütün yemekleri,salataları acaba bunun arkası var mı diye düşünmeden edemezsiniz.

Lokantamız yok bir şeyin reklamını yapmıyorum.

Kendimiz yapıp kendimiz yiyoruz. Aslında daha çok babam yapıyor. :)

Yemeği kendisi yemekten çok birinin yaptığu yemekleri yemesi onu daha çok mutlu ediyor.
Bende yedikçe mutlu oluyorum.

Konu buradan nereye geldi şimdi dimi...

İris mutfağın bi köşesinde patates soyarken bende buzdolabını açıp yoğurt ve havuç çıkardım. Tabii ki sarımsakları unutmadım.

Sarımsakları soyarken sanki kulağıma bir ses fısıldadı '''' Kalimerom sarımsakları soyar mısın''''' ?

Sanki İzmir'de ki evimizin mutfağında babamla salata yapıyordum. 2 diş sarımsak ve kokusu... ( Bir çok insan kokusundan rahatsız olsada benim her öğün yemekten çekinmeyeceğim harika bir tat.)

Daha sonra Irıs'in neden gülümsüyorsun demesi ile kendime geldim... Babam buradaydı dedim ...

Ufacık bir şey bile insanı alıp götürebiliyor özlediği zamanlara...

(salatam güzel oldu. :)... )

Canım,
Babalar günün kutlu olsun.

Seni çok SEVİYORUM.

Küçük kızından... Kahramanına...