facebooksal

Posted: 28 Temmuz 2010 Çarşamba by wildceno in Etiketler:
0


...bu facebook hep kendince oyunlar oynardı, bunları dile getirip facebooku şımartmak niyetinde değildim epeydir. ama kendini aştı artık, yeni yöntemler peşine düştü deyyus. eskiden böyle ufak minik şeyler peşindeydi, kendince çöpçatanlık, reklam falan yapıp eğleniyordu. kenadar hatunlar gösterip, "bak hafız abu taş senin arkadaşın olabilir, hele bir bak bakem" diyordu. şimdi resmen bizi aptal yerine koyuyor bu melet. bak yukarda da görüldüğü üzere kendime bir mesaj göndermişim. artık iş güç tabi kendimle başbaşa kalamadım şöyle uzun zamandır, bir görüşüp halleşemedim. anca facebooktan mesajlaşıyorum kendimle =) . türk kızları buna "te allam ya" diyor...

...pek rüya görmek gibi bir alışkanlığım yoktur, ayda yılda bir bilemedin ikikez görürüm, neyse uzatma. biri "moruk dün gece bir rüya gördüm. alf gelmiş beni yiyordu, meğer alf zombi imiş..." yada " hafız dün gece rüyamda, beyonceyi gördüm, hatun gerçekte televiyondakinden daha güzelmiş lan" deyu anlattıklarında hep boynumu büker kalırım, "bende şunu gördüm ruyamda" diyememenin hüznünü yaşarım hep. ama dün gece bir rüya gördüm. ayda yılda bir rüya görmüşüm koşup anlatacam, ulan borumu enson nezaman görmüşüm ben rüyayı. hemen sabah telefonundan işin uzmanına anlatim dedim. aradım annemi, hemen giriştim söze, şu şöyle oldu bu böyle oldu. annemde her söylediğimin ardından "xxx görmek iyidir, xx gören şöyle olur derler" "yyy görmeyi iyi saymazlar" annem böyle yorumladıkça ben daha bir heyancalanıyorum, rüya gördüm tüm geleceğimi öğrenecem sanıyorum, bir heyacan bir heyacan. en son geçen replikler şöyle:
- balta adamın boğazına girdi.
-kan çıktımı?
-çıktı tabi, boğaza girince, kan çıkmıyormu normalde, ne bilim hani rüyanın yanbancısıyım ben, bende çıktı.
-dalga geçme, kan çıktıysa rüya bozulur.
- nedemek rüya bozulur?
-rüya bozulur işte, kan rüyayı bozar, öyle derler.
-anne ne diyon sen, ayda yılda bir rüya gördük nasıl bozulur, bir git işine, niye bozulsun ki,
- bozulur işte..

bilmediğin işe karışmayacaksın işte, ben ne bilim rüyada kan görmememiz gerektiğini, bilseydim hiç bakarmıydım kandan tarafa. ayda yılda bir rüya görelim dedik onuda elimize yüzümüze bulaştırmışız, görememişiz. içimde uhte olarak kaldı buda. ama ilk anneme anlatmm kötü oldu. en azından önden bir kaç kişiye anlatıp, ben de rüya gördüm deseydim :D ...

daily noc report

Posted: 25 Temmuz 2010 Pazar by wildceno in Etiketler:
0

... az önce bu blogger denen zamazingo bana bişeyler sundu bilmeden okumadan he rafık sen öle diyosan öle olsun didim. sonra bir saçmalıklar çıkacağının fakına geçte olsa vardım. blogun orasından burasından abidik gubidik bişeyler çıkarsa bilki ben yanlışlıkla yaptım...

...bir işe girdim hafız, işin tanımını hele bir anlatayım bak. şimdi şöyle, " Network Oparation Control Front Office Engineer" diye afiilli bir adı var kısaca ingilizlerin deyimiyle " monitoring" bildiğin "dikizleme" oluyor bu moruk. "hafız sen iyi bakıon, bakınca öle boş boş bakmıyon, işin tekniğiyle bakıyon" dediler. geldik burda işe başladık şimdi dizkileme mühendisi olduk. yarın bugun beni görürseniz ne bakıyon falan demeyin, acayip bozarım, peşin olarak söyleyeyim. bize bak diye para veriyorlar ona göre hafız ayağını denk al...

...facebookda elemanlar (ki onlar benim arkadaşlarım olur) yemiyor içmiyor, akşam demiyor sabah demiyor paylaşıyor. bende karar verdim facebookuda monitor edeceğim. işimiz bu nede olsa. vereceğim ayarı, facebookun top 5 listesi. günün en iyi paylaşımları en kötü paylaşımları, en paylaşımcı arkadaşları, en dost canlısı arkadaşları bu yöntemle ifşa edeceğim. metoroloji işleri gibi dünlük raporlar haline getireceğim. ne dersin ?...

...hafız ıstanbul büük şeeer valla, daşı dopra altun...

...eve su aboneliği almaktan vaz geçtim, sabah su faurası gelince. baktım daha abone olmadan fatura geliyor. "demek ben yanlış biliyorum" dedim olayı...

...bazen blogda teknik terimler içeren espirler yapasım geliyor, öyle baktıkça kendi kendime ve meslektaşlarımla beraber gülebileceğim cinsten. o derecede bencilim aslında.aha bak başlığıda öyle bir gizledim..

... evet böylede pis bir olgu var meslek gruplarının arasında. misal 3-5 doktor bir araya gelsin konuşup gülmeye başlarlar ama sen ne dediklerinden bir cacık anlamazsın, reçete gibi konuşuyor elemanlar. oysaki öğretmenler öylemi, onlar gelip seninle konuşurlar, espirlerini yaparlar gülerler sen bir cacık anlmazsın. mühendisler garip yaratıklar napacağı belli olmaz, sen sen ol uzak dur hafız...

mümkemmeliyet

Posted: 18 Temmuz 2010 Pazar by wildceno in Etiketler:
0




güzel bir kelime değilmi uzaktan bakınca, hele öle uzak durma yabancı gibi, al diline şöle bir iki söyle, bak bakalım ne kadar sana yatkın.
nutuk atıp konuşmaya gelince, mangalda kül bırakmayanlar ordusu biz, nekadar mükemmeliz değilmi? cümle şöyle başlar " kimse dört dörtlük değil şinasican, misal benimde bir sürü hatam oldu, geçen...." ve konuşur gideriz. yanlız kendi hatamızı anlatınca öle bir hava veririz ki, bu hatayı yapmaya bizi hayat itmiş sanki. ama biz bunu yaptıktan sonra farkına varmamız tüm yapılanların ötesinde bir olay ve önemli olan sadece bu deriz kısaca. başta dedik ya kimse dört dörtlük değil ama ben hata yapsam bile onun farkına varacak kadar erdemli mükemmeli yakalamış biriyim deriz.
kısaca kibir. ne afilli üstüne basa basa söyleriz bu kelimeyide ha, nasılsa başkasına söylüyoruz ya. ama asla üstümüze alınmayız. misal ben hiç kibirli değilimdir. bak kibir kelimesinide cümle içinde kullandım.

kendimizi hep haklı görüyoruz. bak sana bir olayı anlatayım. gece saat 1i hafif geçmiş, üniversite civarında bir döner kafeye gittik st ile beraber. dışarıya oturup birer dürüm söyledik. yan masada bir polis ekibi ve kafenin sahibi oturmuş, yemeklerinin üstüne çay sigara keyfi yapıyorlardı, polislerden iri göbekli olan epey eski görünüyordu işinde. masanın karşısında tek oturuyordu ve elindeki sigaraya puro muamelesi yapıyordu. kafenin sahibi ise bitmez tükenmez kahramanlık cesaret dolu hikayelerinden birini anlatyordu, bazen bir elini havada daireler cizerek atmosveri yaşatmaya çalışıyordu. st ve bende kendi halimizde dünyayı kurtaracak olan, online oyunlardan biri üzerinde ulvi bir tartışmaya girmiştik.

kafenin bahçesindeki masalarda bunlar olurken, içerde çalışanlar tüm günün yoğunluğundan sonra eve bir an önce gitmek isterken artık yorgunluğun getirdiği rehavetle iş yapmak istemiyorlardı, onlarında çeneleri düşmüştü. zaman biraz böyle ilerledikten sonra, bir kız diğer kapıdan içeri girdi, ve bir paket döner siparişi verdi.
bak burayı biraz irdelemeden edemeyeceğim, hangi esnaf olursa olsun içeri bir bayan girerse hemen ona hizmet verilir, ve hep kibarlaşılır, normalde self servis olan yerler bir anda masadan sipariş alır. ulan tüm çalışanlar aynı anda kızlara yavşar. kızlarında bu hoşuna gider. neyse yine böyle bir durum gerçekleşti, bizim yarım saattir gelmeyen dürümler dururken, kız içerden 5dk içersinde elinde paketiyle çıktı.
allah allah, bana gün doğdu. zaten heran fırça atma potansiyelimi yanımda taşıyorum, gecenin bir yarısı açım, kan şekerim düşmüş, aklım fırlamış ve benim dönerlerim gelmemişken, benden çok sonra gelen müsteri siparişini alıp çıkıyor. yıkarım orayı, yangın yerine çevirir akılları baştan alırım. (bak kendimi haklı görmek için nekadar çok nedenim var). oturduğun yerden bir bağırmaya başlarsın. tüm kafe aynı anda bizim siparişi hazırlamaya koyulur. yarım saatten fazladır gelmeyen dürümler iki dakika içinde servis edilir.
tabi ben böyle an kovalıyorum, polisde polis olduğunu belli etmek için böyle anlar kovalıyor. iri göbekli polis, bir eli masada bir elinde sigara, kafasını zorlanarak bana doğru çevirdi "genç" (hop olum burda biz varız tonunda) diye seslendi iki defa. döndüm, "efendim" (ne var lan tonunda) dedim. "senin şeker hastalığın mı var" ( kafadan sakatmısın, açıktın iki dk gözün döndü, akıllı ol tadında) dedi. "evet var, acıkınca başım ağrıyor" (acıkınca cümle alem gelse tanımam tadında) dedim. bu tatlı sohbet kısa sürdü. biz ikinci dürümleride söyledik, hızla geldiler yedik. bu arada polisler uzaklaşınca patron arkalarından tomarla laf etti bunlarda (adamı tadında)vesaire.

şimdi gelelim kıssadan hisseye.
ben ağa; "müşteriyim ulan ben, benim yemeğim hemen istediğim şekilde gelecek, para veriorum ben buraya. akıllı olun bana yanlış yapmayın"
patron ağa; "tüm buralar benim, ben buzamana kadar neler gördüm geçirdim. kimseye de boyun bükmem. eskiden buralar dutluktu"
çalışanlar ağa; "akşama kadar çalışıyoruz, ulan ben olmasam bura işlemez ha"
polis ağa; "bak ben bu işe yıllarımı verdim, tüm bu memlekette güvende yaşıyorsanız bizim sayemizde, akşam akşam adamı hasta etmeyin, almim içeri"
st ağa; "olum varya ben bu oyunun kitabını yazdım, teee"
kız ağa; "gencim güzelim, sizi ezerim"
yoldan geçen motorcu ağalar; "eyt motorun sesini duyuyormusun, hızlı yaşıyoruz acayibiz olum, biz varya bir manyağız bir manyağız"

bak gördüğün gibi herkes ağa herkes haklı, herkes mükemmel, ne güzel dünya yanlış yapan hiç kimse yok sorun yok dibi delik dünyada. birde kahpe felek dersiniz, aklınıza yanarım sizin.

kibirli insaları parmakla gösterip, rencide ederken nekadarda çok seviyoruz kibiri. iki yüzlüyüz lan biz resmen.

aylık rapor

Posted: 17 Temmuz 2010 Cumartesi by wildceno in Etiketler:
0


...diba yeni yeni demişti. oda yeni birşeyler pesşinde olması lazım, pek haberim yok ama oda bu aralar misak-ı milli sınırlarına girdi herlde, takipte edemedim, bir yanlış bilgilendirme olursa, asparagas haberler veriosun diye adımıda çıkarma sakın, neyse sözün kısa yanı; diba'yada başarılar yeni düzeninde...

...dinledin mi? gaga'nın alejandro diye bir parçası var, alejandro, fernando falan deyip duruyor. gaga türkçe parçanın coverını yapmış resmen. bizim bir türkümüz vardı "menşure diye diye , fadime diyemedim, fadime diye diye , asiye diyemedim" hatırladın mı?...

...bugün "evden işe işten eve gidip geliyoruz işte napalım" deyimini kullanabilmek için belediyeye başvuracağım, lazım olacak zira...

...asıl o deyim değilde zamazingo kelimesini cümle içinde kullanasım var bugün hemde acayip bir biçimde engel olamıyorum kendime...

...bazı işler vardır, böle öle kasvetli zor işler olduğunu sanırsın ki, hep gıpta edersin, "vay be bu adamlar haribden süperler olm, acayip bişey lan bu" deyu verirsin. sonra bir şekilde için iç yüzünü öğrenince nasıl bir özgüven yükselmesi olur, bir anda götün olumpusa yükseliverir. heleki vatandaşın biri gelip yukarıdaki cümleyi yanında kurarsa hemen kasılıp anlatmaya başlarsın ya, nasıl bir ironicikdir değilmi?...

...haribden değil mi? emin misin?...

...bu arada aramızda kalsın bu aralar anarşik bir duruşum var, devletin tüm prosedürlerini al aşağı edesim var. kendimi bazen aziz nesin hikayelerinde hissediyorum, hele devlet dairesinde işim varsa. ulan bir elektrik bağlatamadım eve prosedürler yüzünden. o oraya bu şuraya gönderiyor, bir akşama kadar elimde evraklar sadece o daire senin bu daire benim, dolaştım durdum...

...benden sana tavsiye bak, çok çalışırla bunlar diye çinliyi işe alma, adamlar yanında ayna taşısa kaç kişi işe gelmiş anlayamazsın...

...benim bankalarla aram hiç iyi değil, hiç benim istediğim olmuyor, hep banka çalışanlarının istediği oluyor, müsteri kim onu çözemedim tekrar gözden geçireceğim. kredi kartımı iptal ettirmek isterim ettiremem, emeklilik yatırımı yap derler yok derim, mecbur yaptırırım, düşün annemin kızlık soyadını bile çalışan kadın kendi istediği gibi yazmış, sonra ben bunu böle yazdım haberin olsun, sıkıntı olursa sonra değiştirirsin diyor. hafız benden sana tavsiye mahalle bankerinden vazgeçme...

...bu hafta tatil haftam, öle tatile cıktığım için falan değil ha yanlış anlama. öle denk geldi. şimdi hafta sonu önceki haftadan dolayı hafta tatilim, pazartesi çalşıyorum, salı gece shiftindeyim gündüz tatik, çarşamba sabah işten yeni çıktığım için tatil, perşembe hafta tatilim. bildiğin tatil yani...

...arkadaşın biri, ne iş yapıyorsun diye sordu, anlattım, oturuyorum, kahve alıp içiyorum, çalışanları seyrediyorum, öğlen yemeğe gidiyorum, oturuyprum falan, arada da dışarıya sigaraya çıkanlara eşlik ediyorum diye. eylendi benle "olm sen ora patronun oğlu pozisyonuna mı girdin" deyu...

...o değilde hafız, yanlız kalmak sıkıcı bir olay, eskiden kalırdım yanlızda, alışmışım ben kalabalığa, sevmiyorum, tek tabanca olayını...

... bu yazıya başlık koyma olayından da hiç hazzetmedim hafız, bilgin olsun diye şeyettim...

yeni yeni yeni...

Posted: 5 Temmuz 2010 Pazartesi by diba in Etiketler:
1

Bazı insanlar için hafta başı her zaman ki gibi monoton bir günün başlangıcı olarak düşünülür...

Bazıları içinse...

Yeni bir başlangıç ... Benim için değil çok yakın arkadaşım için...

Kelimeler aklımda dolanıp duruyor ama şu anda toparlıyamıyorum galiba o yüzden söylemek istediğim umarım hayatta hep böyle karşına güzel fırsatlar çıkar ...

İlk izlenimlerini merakla bekliyorum.

Yeni bir başlangıç, yeni bir şehir , yepyeni insanlar ve arkasından da harika başarılar getirmesini diliyorum Moruk. Tecrübelere dikkat... :)

Güne güzel başlaman dileğiyle ...