Posted: 10 Aralık 2013 Salı by wildceno in
2

ölüm zor şeydir moruk, sevdiklerinin ölmesi insan hayatındaki zorlukların tepesinde gelir. bu aralar epey zirvelerde dolaşıyorum, seviklerimi yavaş yavaş gömdüm dağların tepesine. bu yıl boyunca epey hatrı sayılır sayıda indim mezera, pek çok sevdiğimi ellerimle koydum toprağa. yine bu hafta sonu toprağın derinliklerine bir ev daha koydum.sağde bir dille anlatıyorum sana bunları mourk, olabildiğince anlaşılır. hayat insana çok şey öğretiyor, acıları öylesine kanıksattırıyorki, artık ölüm ekmek, su kadar sıradan. mesela ben moruk artık bir levazamatçı kadar iyi bliyorum prosedürleri. sen bilirmisin moruk bilmiyorum, insanın suratına bakınca anlaşılamıyor çünkü bildikleri.mesela biri ölünce prosedürler var, yıkanacak kefenlenecek, dokuz tahta alınacak, 2.10 mezar kazılacak, bir tabutta taşınacak, mesela tabut taşımak için en önden sıraya girersin ve sırayla arkaya doğru gidersin. böyle şeyler var moruk işte bunların hepsini zamanla hayat sana öğretiyor, sonra gün dedidikleri şey geçiyor sonra bir tane daha bildiğin günler geçiyor moruk. ve sonra yas 7si 40ı 52si derken biri daha ölü veriyor. sonra biri için daha sela yazdırıken buluyorsun kendini, bir başka vakitte yine bir sevidğinin ıskatını hazırlarken, o aradaki vakitler bazen sonbahar bazense ramazana denk geliyor işte, birileri zamana isim veriyor sadece, geriye kalanı senin üstüne düşeni yaşamakta olduğun zorunluluklar oluşturuyor.

Posted: 5 Aralık 2013 Perşembe by wildceno in
0

bugun sadece düşündüm ve "amin" dedim kendimce. zor dersleri öğrendim hayatta mesela kuantum fiziğinden pek çok teoriyi adım gibi bildim mesela ama bu feleğin denklemlerini hiç denkeleştiremedim bir araya, hep bütünlemeye kaldım hayatın; sırada yan oturan öğrencisi olarak görünen o ki bütünlemelere kalanlar hep arka sıralarda sürtmeye devam ediyor hayatta sanırım -ki sanmak yanılmaktır,  bir gün devamsızlıktan finale almayacaklar oysaki buzamana kadar tüm sınavlarada sadece adım yazılı kağıt verdim. felek ise içinden gelenleri kustu benim bıraktığım boşluklara.

ve sen hep doğruları söyledin ve cesur oldun, -ki haklıydın hep haklıydın ve sahi yine haklısın.

Posted: 26 Kasım 2013 Salı by wildceno in
0

bugün garip fark ettim hayatımdan geçen insanların değil kendi hatam olduğunu tüm bu aksiliklerin. zira tamda bugün -ki tahmini olarak hesapladım- 25katrilyonda bir ihtimali tutturdum ya, şansıma sıçayım moruk

Posted: 18 Kasım 2013 Pazartesi by wildceno in
2

bir kis vakti karsilastik seninle
sen karlarin altindan ilk filizlenen kardelendin.
bense son bahardaki bir firtinada uzerine yildirim dusmua bir agac.
guvendin bana ve uzandin karlarin altindan
sandinki sadece yapraklarim dokulmus oysa tum bedenim gibi kuruydu dallarim.
sevme dedim
sevdin
gelme dedim
geldin
ozleme dedim
cok ozledin
oysaki ilk firtinada devrilecek kadar kurumustu koklerim. korktum
uzerine devrilmekten.

Posted: 8 Kasım 2013 Cuma by wildceno in
0

dört duvar arasından yazıyorum bunları sana moruk, belki sondan kaçıncı cümlelerim olduğunu bile bilemeden. duvarların arasında yanlızlık, en yakın canlı bana sönmüş bir yıldız kadar uzak. sigaranın son zehrini ciğerlerime kazımak için son sigaranın üzerine bir kaç paket daha sigara içtim art arda rakının yanında. geçmişimi düşünüyorum moruk, bir yıl önce bugünü , iki yıl önce bugünü, üç yıl önce bugünü, zaman geçtikçe moruk..
hani yanlız hissedincce gecenin bir yarısı birini aramak istersinde telefona sarılırsın ya moruk, işte ben telefonu duvara attım aranacak kimse yoktu, belki 112 arasaydım olabilirdi ama aramadım. acilen kurtulunması gereken bir vaka değldi benimkisi kronik olmuştu bu yaşantıda yanlızlık.
dertten kederden sıkılırsın moruk sen bazen, belki okadar sıkılırsın ki kendini sıkarsın,
ben artık haftada bir dişimi kırıyorum sıkıntıdan. artık dişçide alıştı, gerçi seviyorum dişçiye gitmeyi haftada bir de  olsa  konuşacak birileri oluyor ordan burdan.
alışveriş yaptığım büfeyle bile konuşmuyorum moruk, adam içeri girince direk sigarayı rakıyı birayı koyu veriyor tezgaha bende ödeyip çıkıyorum. apartamanda bir kadının köpeği var arada onunla muhattap oluyoruz, hırlıyor beni görünce, seviniyorum enazından hala tepki veren birileri var bu hayatta diye.
sıkıntılarımdan arta kalanları evdeki boş odalara koyuyorum moruk, girmediğim iki oda bir mutfağım var mesela ağzına kadar dolu.
eskiden fotoğraf çekerdim, hala bazen aklıma geliyor çıkıp gitmek, aştiden kalakan otobuslerden herhangi bir koltukta yer bulduğum oluyor fakat henüz gidebilecek ayık değlim.
"gönül işlerini naptın diye sordu geçen biri" ağzına yüzüne vurmak yerine "benim evlilikle tek ilgim facebookta evlenenlerin fotoğraflarını beğenmekten ibarret" deyip geçtim.
bu hayatta insanlar çok saçma sorular soruyorlar moruk "nasılsın diyorlar", ama gelip hayatının içine sıçarken tamda ağzının orta yerine  hiç sormuoyrlar "burası müsait" mi diye. bundan sonra gelecek yıllardan da ümidim yok moruk artık, anasını satayım diyorum moruk bazen, anasını satayım, içilecek her rakının, içilmemiş olan her rakının. o değil yarın yeni birgün, sonra başka bir gün, bir bakmışssın yıl başı, her gün ve gün bu zıkkım daha beter olacak,  bir iki ay sonra işten ayrılacağm. aştiden kalkan o herhangi bir koltukla gideceğim bu şehirden, hayatımı karartmaya devam edecek başka bir şehir daha sonra bir başkası daha kim bilir belki okadar da uzun sürmez, sonuçta vasati kaç ün ömrümüz kaldı şurada.

ikibinonüçyılınınonbirinciayınınsanırımyedincigünüydü değilsede çok mühim değil zaten, üçün beşin lafını yapacak dğeilim.

Posted: 21 Ekim 2013 Pazartesi by wildceno in
2

ben hiç bir şeyi yarım bırakmak istemedim, hiç kimse benim için yarım kalsın istemedim,
kimse benim yüzümden acısın istemedim, ama hiç haketmeyenleri acıttığım olmuştur, ve yarım bıraktığım, ve yaşanan acılar olmuştur hayatımda, bazen verdiğim kararlardan ve bazen de veremediklerimden. işte

Posted: 8 Ekim 2013 Salı by wildceno in
0

babamın bir kamyonu vardı.eskiden beraber yapartık da şimdilerde;
sanki artık kamyon hiç fren ayarı istemiyor, hiç ilavelerin takılması, damperde kalan malzemenin indirilmesi gerekmiyor, sanki artık kamyonu temizlemeye gerek kalmadı veya ölünce kamyon gerekmiyor.
"babam haklıydı..."

babanın ölmesi her erkeğin ölümünün baslangıcını belirleyen, belirten bir işarettir. her erkeğin ölümü babasinin ölümüyle başlar.babasi ölmüş bir erkek hayatta her zaman güçlü durmak zorunda olan, herkese destek olmak zorunda olan kişidir. artik en yalnızdır etrafta kendisini küçük bir çocuk olarak görecek başka bir erkek kalmadiği için. bir şeye başlamak bitirmenin yarısıysa babası ölmüş bir erkek yarı yarıya ölmüş demektir.

"sizin hiç babanız öldü mü...."


Posted: 3 Eylül 2013 Salı by wildceno in
0

resepsiyonda çalan telefonun sesi bölüyor sancılarımı
zaman herkese yaptığı gibi akıp gidiyor gözlerimin önümden
yine böyle bir gün akıp giderken
babam 'a yeter dedi
ve babam için akmadı artık
o klişe lafta oduğu gibi bütün dünya gökyüzünden üzerime düştü
ama sanıldığı gibi değil bir daha kalmamacasıya
toz zerresine dönüşmüş kemiklerimin sancısı değil ezikliğim
düşşünmeye zorladığımda beynimden kalanı, geçmişi
babama yaşatamadığım mutluluklar saplanıyor, kalbimin orta yerine

eski bir düşüm vardı baba olmak gibi, düşündükçe zoruma gidiyor
baba lafını duyamamak değil, dede lafını söyletememiş olmak

sonra içime saplanan alevden hançerle koşmaya çalışıyorum geçmişimin peşinde
eksiklikleri tamam etmek için, sonra babama yaşatamadığım eksik mutlulukar
bir bir çoğalıyor içerimde
anlamaya çalışıyorum fakat, bulamıyorum kaybetiğimi "babamı"

kabahati bulacak birşey arıyorum, belki de birini
ama bırak kabahati derdimi söyleyecek ne bir şey, nede biri var
birde sorsan koca dünya bunun adı

pişmmanlıkla tanışmışlığım çok değil belki,
kısa zamanda yamandı bu deyyus ciğerime, kanser gibi


Posted: 7 Mayıs 2013 Salı by wildceno in
0

ne olacaksın/oldun sorusu vardır ya moruk ha işte o soru;
bazen çocukken sorarlar ne olacaksın, yada sana lafı sokmak isteyen arkadaşın sorar ne oldun işte o sorunun cevabını öğrendim. peki ya sen öğrendin mi moruk bu hayatta ne olduğunu, sanıyormusun ki öğrenince hayatındaki o boşluk dolacak. kimin nesisin sen moruk kimin nesi. her kimin nesiysen bir düşün herkimlere bişey olmaya değer mi moruk.

bugün konuşurken moruk öğrendim ki kimi için iki kere patlatılmış üç tekerlek olmuşum. herkese bişey olmuşum be moruk her kese bişeyler. bugün misal seksen küsür yaşlarında üç kardeşe neşe kaynağı olmuşum dört gündür ağlarken. benle unutmuşlar dördüncü kardeşlerinin yasının acısını. geçmişte de pek çok kişiye bişeyler oldum. mesela kimine elde var bir olmuşum. kimine döküman olmuşum. kimine iphone, kimine psikolog olmuşum, sonra beni hastalıkla suuçlamışlar hastalarım, kimine sorun çözen çalışan olmuşum devlete vergi mükellefi olmuşum.moruk herkese bişeler koyarda bana kendimin bişeyi olamamak koydu biliyormusun.

Posted: 28 Nisan 2013 Pazar by wildceno in
0

wildceno:
naptık?
arda :
neyi?
wildceno :
herhangi bişeyi
arda :
akışına bıraktık haci

arda  size bir titreşim gönderdi.

wildceno :
bırakabildik mi cidden hacı ?
arda :
bırakamasak da o akar haci...
akar gider..
bildiği gibi...
götümüzü siktirsek afedersin...
wildceno :
hiç mi itraz etmedik, hiç anarşik olmadık moruk, hiç mi yanlış yapmadık
arda :
olmazsa olmaz...
yaptık da..
neyi değiştirdik allesen
wildceno :
bilmem değiştiremedik mi hiç bişeyi
kendimizdemi değişmedik hiç
müdür hem polis hem gösterici olmak istemedik mi bazı bazı
arda :
ben biber gazı olmak istedim haci
ikisin arasında..
wildceno :
bilemedim hacım ben neye bıraktım ne olsun istedim
kimin için cop kimin için pankart olayım bilemedim
ordamısın moruk
sen demi aktın zamanla
arda :
hepimiz babamızdan akmadık mı haci
wildceno :
diyorsun ki
zaten sende akıntının bir parçasısın
neden kabul etmiyorsun diyorsun bana
arda :
aynen haciii...
altın kural "süreç işler"
sen ne yaparsan yap...
zaman akar...

Posted: 25 Ocak 2013 Cuma by wildceno in
0

bugun yeni bir kelime kattım dağırcığıma moruk böyle garip kısa bir kelime, aslıdan kulağa falanda hoş gelmiyor, böyle biraz anarşik bir tavrı var. kendisine bizim meşur mavi kitap (kendisi 35m$ bir sözleşme oluyor ) orda rastladım. senide tanıştırmak istedim, eskiler onu "rücu" olarak çağırıyorlarmış, sonra gel zaman git zaman adı rücu kalmış, şimdilerde asıl adını bilen yok pek, zaten kendisine sorsan oda bilmiyor artık, alışmış rüculuğa öyle sözlüklere bile zaman zaman girmeye gerek duymamış rücu. kendi tarzını yaratmış herkesle muhattap olmamış. ama aslında herkesin elinin dibinde gezmiş rücu hep oralarda biryerlerde olmuş. altına hep imzamızı atmışız rücunun ama adını hiç umursamamışız bile, öylesine mütevazı rücu. çok uzun süre konuştum kendisiyle, çok anıları var rücunun anlata anlata bitiremedi. bir iş yaşamı vardestanımsı. mahkeme salonlarında sürtmüş bir süre, bir süre iş aleminde dolaşmış , resmiyetten sıkılmış dalmış aşk yaşamına,
işte rücunun aşk yaşamının kısa bir özeti.

"sen benim gözümde bir rivayettin
ilk değil alçağı yüksek görüşüm
sanma ki sen bana ihanet ettin
o senin aslına rücu edişin

gün olur kediye düldül derim ben
gün olur baykuşa bülbül derim ben
tedirgin etse de gerçek ötüşün
o senin aslına rücu edişin

caymadım cüceyi yüce görmekten
caymadım cahile cüret vermekten
gözümden düşse de hal ve gidişin
o senin aslına rücu edişin

ilk defa vurmadım başımı taşa
yanıla yakıla erdim bu yaşa
sanma ki sen beni aldattın hâşâ
çoktandır başladı bende bitişin
o senin aslına rücu edişin

kahrını çektiysem vardır bir neden
sensin bu duyguyu bende üreten
gübredir toprağı verimli eden
kim kimi kullanmış şöyle bir düşün
o senin aslına rücu edişin

oyun bitti bu son perde son gala
güçlü olsan başarırdin pekâlâ
aslan rolü yakışmıyor çakala
bırak da kendine gelsin gidişin
o senin aslına rücü edişin"

Posted: 22 Ocak 2013 Salı by wildceno in
0

Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişcesine dolar içine
Sevmek neymiş birgün anlarsın

Birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
Gün gelirde sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın
Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek neymiş birgün anlarsın

Birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını
Bu igrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersinde aynalarda güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek neymiş birgün anlarsın

Birgün anlarsın sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Sevmek neymiş birgün anlarsın

Birgün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi
Ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden

SENI SEVDIĞIMI BIRGÜN ANLARSIN

Ümit Yaşar Oğuzcan