çağrı bilmem aynı fikirleri mi paylaşırız. ama uyku adeta afrodittir, hoş bakar uzaktan, gözlerin içine içine baktıkça kendinden geçer bir hoş olur, memik oğlan olursun, kara büyüye tutulursun feket deva bulmazsın.
uykuyu keşif için beş gece ard arda işe gidersin işte sana beşinci gecenin kraografisi.
gündüz saat 13de üst kattan gelen ayak tıkırtılarıyla uyanırsın, bildiğin o sezen aksunun izmirin kızları parçasındaki nameler gibi değildir o tıkırtı, hatta tıkırtıda değil zaten bildiğin depük. ama depük öyle seriki burusli bi öyle seri çıkartmaz pedükleri. üst kattaki halk dilinde komşu adı verilen yaratıkların enikleri pazar olmasına rağmen atlet olarak eğitimlerini sürdürmektedirler. anne olarak sumo güreşcisi kullandıklarını düşünüyorum, betonun higher level harmoniclerinden.
analog saatin tıkırtısı bile böyle rahatsız etmez insanı. uyandığını belli etmezsin, yatakla bir bütün oluşturmak için elinden geleni yaparsın, herşey kafada biter dersin ama dün geceden senin kafa zaten bitmiştir. kıvranmalar artık Hz cinsinden omit edilemeyecek seviyeler çıktığında yataktan kalkar evin içinde pendulum vari hareketler çizersin.
tam bu sırada vucutda uyanık tek bölgenin gözler olmadığının farkına varırsın, miğden 5 aylık velet gibi ciyaklamaya başlar. sağdan soldan atıştırmaya çalışırsın. yatarsın olmaz kalkarsın olmaz. o arada saatin 15i geçtiğin bilincine varman ile artık yersiz çabalarının rüzgara karşı işemekten öteye geçmediğinin farkına varır, en azından sakin bir yer, bir sıcak yemek için salarsın kendini dünyaya.
biraz restoran kafa gezerek üç beş hoş boş sohbet sonrası saat 18 gibi artık eve dönüp biraz dinleneyim, malum gece işe gideceğiz perişan olmayalım dersin. Bir duş alıp lounge müzik açar dinlenmeyi umarsın, ama vucut asidir, söversin her oto boka da muhalif takılınıp asi olunmazki bilader deyu.bir film, biraz msn derken gece 12ye yakınsar ve büyü artık bozulmadan işe gitmek gerekir.
saat 1 e doğru:
takip etmen gerekn işleri bakar, sistemin ve networkun genel akışına göz gezdirir. geceki çalışmalara göz gezdirirsin. bir espresso iyi gelir gece uzun :)
saat 2 ye doğru
çalışmalar başlar işin yoğunlu artar kesintiler, telefonlar, mailler... bu arada miğdende espresso kendi egemenliğini kurmaya çalışır zira aç karna espressoyu götürdün. ama gel görki gözlerindeki uykusuzluk hızla sonsuza doğru ilerlerken, göz yaşı miktarında azalır.
birden sorgulamaya başlarsın "neden önümde bunca cok ekran varken, bir ton florasan gecenin bu saatinde burda ne işim ben".işte böyle cümle bile kuramazsın gecenin o saatinde cümlede kurulmaz zaten. sen kafandan bu kelimelerle anlamlı bir cümle oluşturmaya çalışırken elinde elektrik süpürgesiyle görevli oturduğun yeri temizlemeye çalışır. "f...."
böyle saçma offislere anca buralarda rastlanır. en iyisi git bir kahve al, uyanık kal, ama bu sefer sütlü olsun.
gece 3 e goğru: gözlerini kırparken gıcırdamasından korkmaya başlarsın, artık ekrandaki mousun yeri kaybolur. gecenin sorusu budur "1 mouse 4 ekran bilmem kaç piksel. bil bakalım bizim tatlı mouse nerde"..
gece 4: müzik dinle uyanık kal ey gözlerim. sosyal medayaları takip et biraz uykun açılır. lanet olsun kimse bişey paylaşmıyor. ayaklarım rahatsızlanıyor masanın üstü çok yüksek, acıtıyor. bilgisayarın kasası bir garip neden anlamadım sürekli kablolara takılıyorsun orda zaten. sandalye ise nekadar da saçma, ulan çay bahçelrindeki abidik sandalyeler bile daha rahat. en iyisi dışrarı çıkayım biraz uykum açılsın soğuğa birde kahve alim.
gece 5: bu kesilen yer nere ya aman.. sabaha kalır zaten.. içim mi.... hoyt nolu olm bu siren de ne. neresi kesildi bişimi var. "yangın senaryosu devre girmiştir. lütfen güvenlik çıkışlarına doğru.." hay sokam yangınıza be yaw. "attention please....." "vik vik viiiiiiiiiiiiiikkkk..."
FFUUUUU............ yarım saat süren lanet bir siren sesi bir anda vucudun tüm birimlerini kendine getirip adeta voltranı oluşturur. gözlerdeki artık acımı sızımı yanmamı her ne haltsa bişey var da adını koyamıyorum, ama artık düzeyli bir ilişki içersindeyiz her ne ise.
saat 6: bir çay biraz bisküvi müzik, bir kaç abidik gubidik saha ile ilgilenilir. son 2 saat için bitmez tükenmez geri sayım başlar.
saat 7: nekadar kaldı.mailler noldu acaba.nekadar kaldı. bugun kim gelecek devir almaya gündüze. nekadar kaldı.
saat 8: açlıktan ölecem miğdem berbat böyle uyuyamam zaten, gidip iki poaça atıştırim.
saat 9a gelirken: yatakta dön dön dön dön. artık gözler uyku denilen yarini unutmuş, gözden ırak gönülden ırak olmuş. bundan sonra gelen uykun ben deyip sayıp söylenmiş gözler. artık yataktan gönül rahatlığı ile kalkılınabilir, vucut artık her türlü eylemi yapacağını söyler, lakin kımıldayacak hal yoktur. artık aşaüıdaki parçanın sözleri yerli yerindedir.
hastalık bir baska rafım
Posted: 26 Ocak 2011 Çarşamba by wildceno inkaraoğlan söylerde güzel olmaz mı
ne güldüm ya akşam akşam, şukela bişey http://bit.ly/e4JeAb tamamı da fena değil
bir an önce F klavye ihalesine bizdemi karışsak napsak http://bit.ly/hJmM3p
Geniş ufku ve düşün gücüyle Türk milletine ve dünya ya emek ve değer katmak isteyen vatan kalemine saygılarımızla.
ekşi sözlükte artık eskisi gibi değil, eleştirmeler eleştrimek değil, espiriler espri değil, verilen ayarlar ayar değil. ekşi sözlüğün tamanına artık zamanın ötesinde deyip rafa doğru itmek istiyorum.
bir sıcak çorba yapın da getirin daaa
(direk gelen yorum) -git bi tane küçük hazır tavık çorbası al . çeyrek tavuk buryon, biraz tuz. e sonra iç da ?
sevgilinin burcunu söyle seni nasıl terk edeceğini söylesinler http://bit.ly/gUSGAG
vatandaşın biri film yapmış bende reklam yapim belki para virir http://bit.ly/dW3Tea
genç olmak bir başka moruk http://bit.ly/gozTWz
gözünü sevdiğimin twitter ı yaw çok şükela oldu bu. hata choq şhukela
bugünüde gördüm ya artık hayatta her ota boka inanıyorum. kırmız kara değil. havada yürüdüğünü söylesen inanırım .. oh yess hasta olsamda keyfim yerine geldi la
aklıma geldi de ; yeni parola bundan sonra, moruk tatile çıksın olsun muya?
adam kırkyıllık voltage standing wave ratio ya veseviri dedi, dalgalandı dünya
birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şugünlerde.burnumun asli görevini terk edip salgılama işine girişimesini kınıyorum, ve sesleniyorum; "bunlar kağıt medil firmalarının kirli ayak oyunları, amerika var arkasında. gel asıl işine dön".
enterasan bir yazgı
Posted: 22 Ocak 2011 Cumartesi by wildceno in
şöyle bir parçayla karşılayayım seni
sabah keyfi hipotezi: sabah keyfinin uzunluğu üst komşunun topuk sayısının karesiyle ters orantılıdır.
sabah keyfinin kalitesi ise; tüm komşuların çocuk sayının box muller transformationı ile elde edilir, ana dişilerin ses şiddetlerinin desibel cinsinden ortalaması ile attenuate eder.
meğer tanıdığım insanların çoğu gizli feministmiş.
annem: deprem olmuş moruga sor bakalım bişey varmıymış
ablam: sence morug depremi duymuşmudur
annem: yooo, duymaz o
ablam: eee
Türk Kahvesi yapamamamı Türkiye'de kahve yetişmemesine bağlıyorum
32Mb gelmesi gereken yere 1bit gelince transmisyonda sıkıntı var dersek, o gariban 1 bitin hakkını yemiş olmazmıyız. 32M arasından sıyrılmış çıkmış başarmış ama sen o başarıyı taktir etme, vay arkadaş.
gözlerin bana getiriyor baharı,
açan hiç bir çiçek tanımıyor seni,
aniden belirip dileklerim oluveriyorsun
bak böylede uğurlayayım hoşcakal
duvardan duvara
Posted: 19 Ocak 2011 Çarşamba by wildceno infacebook online sayısı rekora koşuyor bugun. ne bu kalabalık dağlın olm
kim demiş okulda öğrendikleriniz çalışırken lazım olmaz diye: sandalyede yatma teknikeri, ayakmasada uyuma terminolojsi.
bir yat almanin zamani gelmiste geciyo
bırakın su afilli sözlerle tribünlere oynama işini
tıpbın son mucizesi aile hekimliği sistemi.sisteme hoş bakışımı iletmeden önce tüm sağlık sistemi yan elemanları (eczacılar reprsantlar hemşireler ebeler hasta bakıcılar) öldürüp konu üzerinde ne kadar kararlı olduğumu göterdikten sonra tüm aile hekimlerini gece saat 12 de dr drakulanın masasına servis edeceğim.
POKE'rim hepinizi POKE'rim. cüneyt facebooka gelirse.
gece 12 de işten çıkıp, sabah 8 de işe tekrar gelince, hayat bir başka güzel.
çok heyecanlı, eli ayağı titreyen dostlarımız belki hayatı dolu dolu yaşıyor. bayılıyorum onlara, gadasından aldıklarım
Organizasyon yaptık, uyuya kaldık gidemedik iyimi :s
sabah keyfi hipotezi: sabah keyfinin uzunluğu üst komşunun topuk sayısının karesiyle ters orantılıdır.
sabah keyfinin kalitesi ise; tüm komşuların çocuk sayının box muller transformationı ile elde edilir, ana dişilerin ses şiddetlerinin desibel cinsinden ortalaması ile attenuate eder.
son olarak gitmeden şunlara bir göz at bence.
haftalık
Posted: 8 Ocak 2011 Cumartesi by wildceno inşunca yıllık öğrencilik geçmişim var şu cevap hiç aklıma gelmedi diye yanarım
mustang ile işe mi gelinir arkadaş ya?
-pay&pal
-click&buy
-multinet
-uzaya turist götürme
-öpücük
muhteşem yüzyıl kareografisi
Posted: by wildceno inbir televizyon kanalında bir dizi başlamış muhteşem yüzyıl. bir televizyon kanalı çünkü hangi kanal bilmiyorum. arkadaşa gitiğim bir gün denk geldiğim için izledim zaten televiyonla işi olmayan biriyim.
benim zoruma giden ise, neden osmanlıya bunca sahip çıkmak?
Türk gençliği Atatürkün kurduğu Cumhuriyeti bu denli savunmazken, kanuni biraz farlı anlatılıd diye daha fragmanından eleştirmeye başlanmaktadır.
yukardaki 2 kişi bilir kişi konulurken. onlar da diziden daha fazla saçmalamaktadır. hürrem sultan II. selimin anası Aleksandra Lisowska dır ve kendisinin kırım tarafından osmanlı sarayına hediye edildiği ve burda iyi bir eğitim gördüğü (harem osmanlıda eğitim görevinide yerine getiriyordu (endurun)) güzelliği ve zzekası ile kanuninin gözdesi olduğu bilinmektedir. ayrıca harem tamda kanuni döneminde osmanlı sarayında kurumsallaştırılmıştır. tamam kanuni büyük bir devlet adamı idi ama bu onun zevklerininin peşinde koşmasına engle değil, diğer padişahlar gibi zevk düşkünüdür.
ayrıca orda 46 yıl gecesini gündüzünü bu devlet için harcamış gibi bir söylem var. kanuni osmanlı padişahıdır. biz Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz. kanunin kazandıklarını torunları kaybetmiştir. kanuni kazandı diye alkışlıyorsanız torunlarıda kaybetti onalrıda asmalısınız, birini asmıyorsanız diğerini göklere çıkartıp sahiplenmenin gereği yok. ayrıca zaten osmanlı devleti Türkler tarafından kurulmuş bir devlet olmasına rağmen. bir Türk devleti değil, müslüman devletidir.
onu savunurken o bir halifeydi (diğer padişhalar için de geçerli) şeklinde savunmalar da bu yüzdendir. osmanlıya edilen laflar aslında Türklüğe değil o dönemki islami yaşama vurulmaktadır. yukardaki videoyu hazırlayanlar, zamanın halifelerinin zevk sefa düşkünlüğünü kabul etmemektedir, harem gibi bir kurumu yaratan ve lale devrini yaşayan osmanlı için zevkine düşkün değildi diyenlerin zevk anlamı acaba buzlu bademmidir. başka ne yapılmalıdır?
tabi kanuninin yaşadığı dönemde yaptığı devlet adamlığı adına bir tarih yadığı gerçektir. ama madolyonun 2 yüzünü görmek bazılarının işine gelmiyor.
sonuç: dizi saçma, ama kanuni de zevk düşkünüdür.
kıvama karşı
Posted: 2 Ocak 2011 Pazar by wildceno inartık bir çırpıda yazmıyorum hepsini, ara koyuyorum aralara. biraz tiwit tadında yazmak istiyorum. böyle üstü antep fıstıklı altı antakya peynirli künefe gibi.
bu arada eurovisyonda belki üstümüzden neler geçer.
kırk yıllık parçayı piç etme yöntemleri -1: benim en iyi içkim sigaram, la la lay lay la
( iç ses: bir yerde bir gariplik olduma ama bover) onlarda olmasaydı olurdu param...
bu arada işe kırmızı mustang ile gelenler var. buda yapılmaz ki.
bakın burda da kıvama uygun bişeyler var