gündem madedeleri

Posted: 5 Şubat 2011 Cumartesi by wildceno in Etiketler: , , ,
0

ülkemizde süren garip tartışmalar, saçma gündemler. evet çok garip şeyleri tartışıyoruz ülke olarak, bunların taze olanları taraftar başbakanı yuhalayamaz mı yuhalar mı, muhteşem yüzyıl dizisi yanlış mı doğrumu, defne joy'un ölümü ve hıncal uluç'un yazdıkları. vicdansızlıkmı kitap tanıtımı için mi yaptı bunları vs vs.

açıkçası bende defne joy'u tanımam ve daha pek çok insanın tanımadığından eminim. belki bir iki kere bir yerlerde görmüştüm ya gazete köşelerinde yada bir televizyon kanalında. ölmüş gitmiş, inanıyorsa allah öbür tarafta taksilatını affetsin. yakınlarına sabr versin.

durduk yere gündemime bukadar çok sokulunca merak ettim, çok önemli biri miydi ben mi atlamıştım. wiki den kısa bilgi alayım dedim. henüz genç yaşta hayata gözlerini yummuş, yazık. fakat beni okadar çok ilgilendirecek birşey de yapmamış. öldü diye yalanlara yatacak değilim, dünyaya insanlığa en önemli buluşları olan insanlar öldüğünde en ufak bilgimiz olmazken, ünlü şahsiyetlerin bunca gündemimize sokulması sıkıcıydı. ( burda defne joy ve ya başka bir kişiye hakaret ve ya başka bir şey yoktur. sadece hayatta herkesin hakettiğini bulamadığına deyinmek istedim )

diğer yandan hıncal uluç ülkemizde bir yerlere gelmiş bir insandı. ben kendisini pek sevmem, tavırlarından hoşlaşmam, hatta benimle bu görüşü paylaşan binler vardır. facebook grubu kurup sayıyı toplaymaya gerek yok. diğer yandan uluç'un yazılarını ve kendisini seven insalar da var bu ülkede. hıncal uluç ve ayşe özyılmazel'in kitabının çıktığı bir günlerde hıncal'ın yazdığı Bu nasıl bir mahalle baskısıdır?.. isimli yazısıyla prim yapmaya mı çalışmıştır. bilemiyeceğim, ama pek öyleymiş gibi durmadı. ki kitabın bir değer ortağı defne'nin ölümünden üzüldüğüne ve hıncal'ın yazısından utandığını twitter dan belirtmişti.

hıncal son günlerde belki defne kadar popüler değildi, ama kitap satışlarıyla ilgili olarak; kalem tarzını uzun zamandır bildiğimiz bir yazar, hoşlanan alır, hoşlanmayan almaz.ama şunuda kabul ediyorum ülkemizde bu tarz reklam yapmak pek moda ne garipki.

yazının içeriği hakkındaki düşüncelerime gelince: her zamanki açıklamalar yapıldı, sahte üzülmeler açıklamalar vs. doldu taştı ortalık. insanlar ölenlerin ardından bunu yaparlar. dedemin şöyle bir hikayesi vardır:
yaradan ölümü dağlara vermiş, bir dağ ölünce tüm dağlar ağlamış. yaradan ölümü dağlardan geri almış.
yaradan ölümü taşlara vermiş, bir taş ölünce tüm taşlar ağlamış, yaradan ölümü taşlaradan geri almış
yaradan ölümü insanlara vermiş, ölenin yakınları ağlamış, diğerleri umursamamış.

diyeceğim kimseye akıl vermek değil. insanlar böyle biri ağlar diğer güler, bir başkası umursamaz, kimi bundan çıkar sağlamaya bile çalışır. benim sorgulamak istediğim içtenlikti. kaç kişi üzüntüsünü belirtirken içtendi? hıncal düşündüklerini söylerken suçlu sizler hıncal'a ahkam keser ona hakaretler ederken haklı idiniz. ben hıncal'ın açıklamalrını içten buldum, düşündüklerini açıklıkla dile getirmişti. ama benim yargılarımla yazdıkları doğrumuydu? bu soru çelişkiliydi.

ben bir kadının içmesine gece yarısı biryerlere gitmesine, geceyi o akşam tanıştığı biriyle geçirmesine onun evine gitmesine karşı değilim. bu konuda hıncal'ın yaptığı ayrım üzücü. eğer böyle birşeyden birilerini suçlamak gerekiyorsa neden aynı durumda erkekde suçlu olmuyordu. bakınız burda feminist bir tutum içersinde değilim. aynı tutum bekar evlerini gençlerin yaşadığı evleri batakhane olarak nitelendiriyordu. yıllarca yaşadığım, ve hala binlerce gencimizin yaşadığı evleri bekar ve evli evi diye ayırıp bekarların yaşadığı evlere batakhane olarak davranmak defneye yapılan ayıpdan daha fazlasıdır.

diğer yandan ben sevgiilim bu tarz bir tutum içersinde bulunmasını onyalamazdım. bu evli olmakla cocuğu olmakla alakalı birşey değil. aynı anda tek ilişkinin olması gerektiğini ve bunu zedeleyecek olaylardan kaçınılmasını savunan biriyim. ama bu düşünce bile defne'yi herhangi birşeyle suçlamamı gerektirmez. zaten böyle bir kanunda yok :) hıncal'a hak verdiğim yer ise gündemi bu olayların tutması.

defne için çok üzüldük. hıncal'a sinirliyiz, pekiya diğer olaylar.defne yaşasa evine gittiği çocuk ölese onuda bukadar tartışacakmıydık, bukadar üzülecekmiydik?  yüzlerce ölümü bekleyen cocuğumuz (daha hayal bile kuramamış olanlar, bir harf öğrenme fırsatı olmayan, henüz dünyadan hiç ses duymamış, birkez bile dünyayı görmemiş) var onlar öldüğünde bukadar tartışıyormuyuz? böyle kocaman sayfaları onlara ayırıyormuyuz?

ölüm haricinde gündem olması gerekenler var, hanginiz okadar hakkımız yenirken ciğerlerimizi süküp alırlarken bukadar tepkiliyiz. türlü kandırmacalar anlatıldığında zaplarken defne' nin ölümünü saatlerce dinliyoruz. (yakınlarını tenzihen söylüyorum).

diyeceğim o ki acaba hıncal mı defne'nin ölümü üzerine prim yapmak niyetinde diğerler mi?

0 yorum: